dedim ya bu bir
umutsuzluk hastalığı
geliyor binlerce
askerden kurulu
ölü bir ordu
Adriyatik sanki
Ganj nehri
sığınırken
anlamsız kaçışlara
yanıp kül olan
bedenlerimiz için
nerde yanlış
yaptık diyor mu ki partiler
insanlığın
kurtuluşu olduğunu sananlar!
işte bir köprü
daha bombalarıyla yok olmuş
uygarlık ihraç
eden efendilerimizin
benden de aldılar
mermilerin parasını
kutsal kazançlar
elde etmek için
kuzey atlantik paktına
bağışladık
gelirimizin kurşun
edecek kadarını
Tito, bunca halk,
bunca kimlik, din
ve barut fıçısı
vatanın
görüyor musun bir
zamanlar radyodan
Lili Marlen türküleri
dinleyen arkadaşların
nasılda öldürüyor
birbirlerini
kin kusuyorlar kadın-çocuk
dinlemeden
ırzına
geçiyorlar Yugoslavya’nın
şimdi
Zagrep’te
de Belgrad’da ve
hatta adı önemsiz
onlarca kentte de
durmuyorsa sesleri
otomatik silahların
kırılıyorsa
kapılar gibi kafatasları
yırtılıyorsa
perdeler gibi kızların apış araları
parçalanıyorsa
vatanın gibi
kadınların meme uçları
nasıl olurda
kaçarız bizi gizleyen
yer altı mağaralarına
nasıl saklanırız
unutkanlıklarımıza
ağlasam, geri gelir mi denizde yol alan
paramparça toprakları ülkenin
geri döner mi bir zamanların Avrupa’sı?
susuyorum ben de.
herkes hırvat, herkes boşnak ve
herkes makedon, sloven biraz da arnavut
herkes sırp ise bundan böyle
ben
nasıl olurda bir ulustan olurum söyle
hangi toprak parçasını sahiplenirim
artık
inadına hem de ölesiye.
üçüncü savaşın arifesinde
olamıyorsam Yugoslavyalı
hepten giderim bende
bir daha bu paramparça ‘avrupa’ya
dönmemek üzere!
rua